Geleceğin Destanı

Zamansız bir tren düdüğü çaldı, Dün, yarınla el ele kaldı. Gökte neon yıldızlar parlar, Robot derviş zikre dalar. Ay, plazma bir hilâl şimdi, Gölgesinde kodlar indi. Sema, LED’le bezenirken, Mehtap lazerle çizilirken. Türküler dijital tellerde, Yayla değil, bulut ellerde. At koşturan bir algoritma, Göçebe ruh, siber ritimle. Üzengide jet motorları, At kişnedi, kod morardı. Yazgı …

Geleceğin Destanı Devamı »

Yalnız Zengin

 Ahmet Bey’in gardırobunda elli üç takım elbise vardı. Her birinin içine giydiği yelekler özenle seçilmiş, İtalyan terzilere özel olarak diktirilmişti. Sabahları aynanın karşısına geçtiğinde, kravatını bağlarken hep aynı düşünce geçerdi aklından: “Mükemmel görünüyorum.”  Sahibi olduğu holdingin toplantı salonuna her girişinde, masanın etrafında oturan yöneticilerin bakışları üzerinde toplanırdı. Konuşmaya başladığında ise, gözler yavaş yavaş başka yönlere …

Yalnız Zengin Devamı »

Rus Ruleti

 Bir arkadaşım “Sıradan bir günün neye benzediği, tekrar eden yaşanmışlıklarla ilişkilidir.” derdi. Benim için tekrar eden günlerin birinde, her geceki gibi yelkovanın yeni güne alamet ettiği saatlerde, yüksek müzik sesiyle kapladığım İstanbul’u, az önce denizden seyreden ben değilmişim gibi bir de köprü üzerinden görebilmek için bir kıtadan diğerine çember çiziyordum. Nasıl olsa saatlerimi çalan bir …

Rus Ruleti Devamı »

Tarih Tekerrür Eder

 25 Temmuz 2017. Tarihin acıları tekerrür ettiği gün. Bana yabancı gelmeyen duygular. Benimle aynı yaşta bir erkek çocuğunun, yani artık bir yetişkin de denebilir, ölen annesinin arkasından çaresizce göz yaşını sildiğini gördüm. Ve bunu görmek insanın bazı acılarını tekrarlamasına neden oluyor.  O kadar kalabalığın içinde acını saklayamamak, son kez ne zaman gördüğünü bilmediğin annen için …

Tarih Tekerrür Eder Devamı »

İnsafsızlık İnindeyim

Ölümün yatağındaki soluğum olduğunu bilmiyordum. Her gün onun gözlerinde eriyordum. Güven sarmalına öyle sıkı sarılmışım ki, Körlüğümden istifade edip ihanetiyle inanmışlığımı çalmış. Halbuki hayatımdaki izi bu kadar hoyrat olmamalıydı. Korkunun alevinde yanan vücuduma karşı hep savunmasızdı, Affedileceğine o kadar inanmıştı ki. Cüretkarlığıyla sersemletti doğrularımı, Şüphe korunda öyle iyi saklanmıştı ki. Evrenimdeki herkesten itinayla kuşkulandım. Halbuki …

İnsafsızlık İnindeyim Devamı »

Mark Rothko Bizi Kandırıyor mu?

 Rothko renk paletleri üzerinden bize görünenin aksine oldukça şiddetli bir hayatı tasvir ettiğini söylüyor. “Bunun neresi şiddetmiş?” denebilir. Elbette hayat bu kadar kolay. Kolay değil. Ne diyorum ben? Evet işte tam olarak da bunu diyor Rothko. Bu kadar. Bazen de değil.  Basquiat ve Chaucer aynı kişi mi? Evet. Oyalanmamız için hikâyeler anlatıyorlar. İyi ki öyle.* …

Mark Rothko Bizi Kandırıyor mu? Devamı »

Kanlı İbremi Yeşil Örtüye Astım

Kanlı ibremi yeşil örtüye astım Atlasımdan çıkan zebani ,boynumda bir dilin grameri (Bir deniz kazasında Rembrandt cevşenimin ipi) Sokağın başında ölümü gözleyen çocuk, bir kemanı tutuyordu göğsünde Ağzında kar tanesi….Buzdan dişleriyle astı ağaçlara cesedini İçimden deli bir adam konuşuyor. Sessizlikte çığlığı yalayan zihnimi. Labirentler yürüyor karnımda, şehrini arıyor bir kedi Haykırıyor deli: Bedeninden çıkan eller, …

Kanlı İbremi Yeşil Örtüye Astım Devamı »

Mazlum Ustanın Sihirli Değnek İmalathanesi

 Mazlum iyi adamdı. Küçük dükkanında sigara içmez, dışarıya koyduğu taburede çok oyalanmadan ve sigaraya da saygısızlık yapmadan zehri akciğerlerine doldururdu. Ağzından küfür çıkmazdı. Sert görümlü ancak güleç biriydi. Sesi toktu ancak alçak sesle konuşurdu. Teni olabildiğine esmer ve temizdi. Yanına yaklaştığınızda aynı sefa kokardı.  50 yıla aşkın süredir bu meslekteydi Mazlum Usta ve sihirli değnekleri …

Mazlum Ustanın Sihirli Değnek İmalathanesi Devamı »

Kapının Ardı

 Yıllardır bu odada yaşıyordu. Her yıl, yalnızca bir kez ziyaretine geliyordum. Çok uzun sürmüyordu bu ziyaretler. Sıklıkla onun üstü kapalı kovmalarıyla sonlanıyordu. Çıkarken “yine gel” demeyi de ihmal etmiyordu. Biliyordum, gelişimden duyduğu rahatsızlıktan büyüktü hiç gelmeme ihtimalimin yarattığı korku. Sözleştiğimiz saatte kapısındaydım. Yine de açması için kapıda üç dakika beklemem gerekti. Kapıyı sıkılganlıkla açtı. “Buyur!” …

Kapının Ardı Devamı »

Ceket ve Felsefesi

 Ceket, erkeklerin ve kadınların giydiği, genellikle önden düğmeli, kalçayı örten, kollu bir üst giysisidir. Türkçeye Fransızca “jaquette” kelimesinden geçmiştir.  Evet, bu hafta ceketten bahsedeceğiz. Üstelik ceket felsefesi yapacağız. “Ceketin felsefesi mi olur? Ne alaka?” diyenler, ellerini kaldırsın. Tamam, indirebilirsiniz. Devam ediyoruz.  11.01.2015 yılında, o zamanki adıyla Twitter’da (şimdiki adıyla X’te) bir paylaşım yapmıştım. Paylaşımımda aynen …

Ceket ve Felsefesi Devamı »