Hikayeler

Satılık İkinci El Anılar

 Onu cam kenarında öyle gördükten sonra artık benim için hiçbir şey eskisi gibi olamazdı. O astığı astık, kestiği kestik külhanbeyi gitmiş yerine mülayim bir adam gelmişti. Bu sabah iki hemşirenin kolunda salına salına girdi içeri. Hem de yıllar önce kapısını sertçe vurarak terk ettiği kapıdan. Odası hazırdı. Her şey tastamamdı yani. Rahmetli annem, onun arkasından …

Satılık İkinci El Anılar Devamı »

Çiçek Senfonisi

 İkimiz de birbirimizden habersiz dünyanın sesleri ile beraber yürüyorduk. Bu zamana kadar tevafuk ettiğim insanlardan kim bilebilirdi ki bu insanın benim Ruhu Revan’ıma dokunabileceğini? Her şey o ıssız gecede başladı. Bir gece vakti saat sekiz sularında bir iç sıkıntısıyla, içimde bir huzursuzlukla yola çıktım. Şehir sessiz, puslu bir hava, göz gözü görmüyor. Gece siyah örtü …

Çiçek Senfonisi Devamı »

Aysberg

 Anahtar, cep telefonu tamam. Havlu, krem, kitap, güneş gözlüğü. Her şeyi saymasan olmaz, kontrol manyağı sen de!  Evden çıkıp kapıyı kilitledim. Havuza indim. Güneş kremi kokusu klora karışmış. Nereye otursam? Bir grup insan. Selam ver geç. Gülümse. İlerde boş şezlonglar, şemsiye var. Şezlonglardan birine güneşten rengi solmuş turuncu bir havlu atılmış. “Yaz geçer, iyi gelir …

Aysberg Devamı »

Duvar Yazısı

 Tanınmamak için başıma geçirdiğim siyah berenin ucuna doğru elimi uzatıp ensemi siliyorum. Büyük kırmızı harflerle duvara yazdığım “Perişanım” ensemi epey terletmiş. Bir polise yakalanmaktan çok, yaşıtlarımdan birine yakalanmaktan korkuyorum. Ama kimseye yakalanmadan yazmayı başardım sanki.  Duvarlar… Duvarlar… Bırakmışlık… Nasıl bir bırakmışlık? Bu duvarlar bomboş halde sana baktığında mı yoksa duvarlarda birilerinin hikayelerini bulduğunda mı kayboluruz? …

Duvar Yazısı Devamı »

Kayboluş ve Yol

 Yolun kimine göre bittiği yerde kimine göre başlıyordu, kimine çıkmaz sokak olan duvar dibi kimine göre ev oluyordu, asfaltlara kök saldığı…  Siyah saçlı kadın duvarın dibinde Arnavut kaldırımlarının arasında çıkan inatçı çiçeğe bakarken kendine sordu: “Alın yazım yollara mı saplanmış?” Derin soluk alışları ile inip kalkan göğsü ve omuzlarına dökülüverdi saçları, eskimiş kırmızı çiçekli yazması …

Kayboluş ve Yol Devamı »

Saadet Çıkmazı

 Senden bir şeyler sakladığımdan değil söyleyemediğimden sustum, iki hafta önce Rüstem’in orada otururken Selçuk geldi, üstü başı perişan yüzünden düşen bin parça… Sorduk, adliyeden geliyormuş, hâkim sonunda boşamış bunları, çocuk da yengede kalmış. Hiçbir şey demeden kalktık soluğu Saadet Çıkmazı’nda aldık. Bizimki ikinci dubleden sonra açtı ağzını, küfür kıyamet… Elif’ten başlayıp herkese verdi hakkını ne …

Saadet Çıkmazı Devamı »

Karadut

 Güneş öğle saatlerinde yalancı bir merhaba dedi ve kaçtı. Ardından koca ayakları ile ayaz bastı. Kar gökyüzünden tuz gibi dökülmeye başladı. İliklerime kadar donuyorum. Gözlerime ve burun deliklerime kar taneleri giriyor. Ayağımın altından taşlar kayıyor. Yavaş yavaş zihnim bulanıyor. Gözlerim kararıyor. Hem ateşler içinde yanıyor hem tir tir titriyorum. Zihnimde sönmekte olan mumun alevi gibi …

Karadut Devamı »

Karadut

 Güneş öğle saatlerinde yalancı bir merhaba dedi ve kaçtı. Ardından koca ayakları ile ayaz bastı. Kar gökyüzünden tuz gibi dökülmeye başladı. İliklerime kadar donuyorum. Gözlerime ve burun deliklerime kar taneleri giriyor. Ayağımın altından taşlar kayıyor. Yavaş yavaş zihnim bulanıyor. Gözlerim kararıyor. Hem ateşler içinde yanıyor hem tir tir titriyorum. Zihnimde sönmekte olan mumun alevi gibi …

Karadut Devamı »

13 Mayıs ve Ertesi

 Pencereden içeri süzülen ışık hüzmesi, yeni başlayan bir günün habercisi gibi hem Leyla’nın kambur bedenine hem de üstünkörü örtülmüş yataktaki yastığa yansıyordu. Kalkmak zor değildi belki. Ama fiziksel yönü yüksek, az getirili bir iş için, her gün 3 saatini yolda geçirmenin can sıkıcılığı, öğrenilmiş çaresizlik olarak bir kenarda duruyordu öylece. Akşamları motel odasına geldiğinde kimi …

13 Mayıs ve Ertesi Devamı »

Şişedeki Yasa

 Esasında başlangıcın ne ilham verici bir kadın güzelliğinden, her anı birbirinden farklı bir doğa olayından ya da tanrısal olarak kabul gören sanatsal bir etkiden kaynaklanmadığını söyleyebilirim. Çünkü o zaman bunlardan bir tekine bile sahip değildim. Aklımı başımdan alacak bir kadın yoktu yanımda, batan güneşin son ışık huzmeleri gözlerimi kısmamı gerektirmeyecek nahiflikte kaşlarıma takılıyordu, bir de …

Şişedeki Yasa Devamı »