Hikayeler

Saadet

 Esen ılık rüzgâr, radyodan gelen sesle sarmalanıp tatlı bir esintiye dönüşüyordu. İçeriden gelen ses,  -Terliklerini giy! dedi.  -Tamam! dedi diğeri, bezgin.  Elini uzatıp açtı dolabın kapağını. Diğer eliyle çıkardı iki tabak, koydu masaya. Tencereyi aldı, ocağa yöneldi. Isıtmak için üzerine bıraktı. Kibriti çakar çakmaz yakıverdi altını.  Mırnav koşarak girdi içeriye. Süründü bacaklarına. Dolandı eteğine. Eğildi …

Saadet Devamı »

Ağaç Gölgesi

 Yıllar öncesi aklına gelmişti. Kendi köylerine ait meranın bittiği yerde, diğer köyle sınırları belli olsun diye köyün ağası olan dedesi tarafından dikilen ağacın gölgesi, sevdalarının tanığı olmuştu. Memet bugün de aynı yerdeydi ve Türkan gibi o da köyüne geri dönmüştü.  Geri dönmüş derken Türkan boşandıktan sonra yılın neredeyse yarısını köyde geçiriyordu. Yazın bunaltıcı havasına İstanbul’un …

Ağaç Gölgesi Devamı »

Bu Bir Dans Sevgilim, Bu Bir Dekadans*

 O gideli üç ay oldu. Giderken bir şey söylemedi. İnsan ömründe üç ay nedir değil mi, ama ben o gittiğinden beri nefes alamıyorum. Sanki içimde bir kor var sönmüyor bir türlü.  Odasına uğruyorum her gün. Koltuğuna oturup etrafa bakıyorum. Duvarda bir Bacon resmi, yüzü birbirine girmiş demiştim ilk gördüğümde. Gördüğün bu mu, demişti. Yanlış bir …

Bu Bir Dans Sevgilim, Bu Bir Dekadans* Devamı »

Son Akşam Yemeği

 Kokular güzeldi. Sanki dünyanın en güzel kokulu yemekleri bu mutfakta pişiyordu. Bu kokular insanın karnını acıktırıyor, iştahını kabartıyor, hatta ağzının suyunu akıtıyordu. Her gün bu kokuların içindeydim ama bu akşamki, sanki bambaşka bir şeydi.  Ben tabakları Ali’yle masaya yerleştirirken Nevzat da çatal, kaşık ve bıçaklarla uğraşıyordu. Sıra peçetelere geldi ve onları da dikkatli bir şekilde …

Son Akşam Yemeği Devamı »

Ahlak Bekçiliği Yapan, Köşedeki Ağabeyler

 Beraber işin inceliklerini, hayatın renkli yanlarından farklı detayları okuma fırsatını yakaladım. Sancılar uzun ve sıktı. Sonucunda beni bırakıp uzaktan izlediği yerin manzarası nasıldı? Bilemiyorum. Çünkü işin içinden çıkıp bakamıyordum. Hedefe kitlenmiştim.  Aynı zamanda çalıştığımdan ve de çeviri yaptığımdan sekteye uğruyordu. Yüksek lisansımı da ihmal etmek istemiyordum. Bu arada aşk saklanmıştı elbette. Aşk romanı yazıp aşık …

Ahlak Bekçiliği Yapan, Köşedeki Ağabeyler Devamı »

Tarık, Tanrı Değildi

 Sana dün bir tepeden baktım Aziz Ankara. Pavyondan halliceydin. Ben de orospunun tekiydim.  Başlarım Aziz Ankara’na da orospuluğuna da. İn çabuk o duvarın üstünden. Sana söylüyorum, ciddiyim.  Beni dinlemiyor tabii. Sözün şehvetine kapılmış, kahkahalarla tepiniyor duvarın üstünde. Bense ağzımdaki patlamaya hazır kahkahayı bastırıp anneliğe soyunuyorum.  Aysun, duymuyor musun beni? İn oradan hemen. Bütün park bize …

Tarık, Tanrı Değildi Devamı »

Ataora

 Uzak dağların, ovaların ötesinden, ağaçların yapraklarının arasından kırılarak gelen milyonlarca ışık taneciğinden birisiyim. Gecenin içine ulaşan ve sabahın en loş halini oluşturan ilk taneciklerden biri…  Yeryüzü bahçesinin sınırsız yuvarlağının üzerinde, karanlığı birazdan sırtından sıyıracak dağların arasında kalmış bir köyün üzerinde dolaşıyor, kuytu bahçelerin köşelerine, ağaçların altlarına bakıyorum.  Uykunun buharı ile kırılmış gerçeklikte, görüntüler ve algılar …

Ataora Devamı »

Kağıt Avcısı

Yaşanmamış bir fotoğrafını çekelim güldüğümüzün. Ahmet Erhan  Süveyda yeni güne uyanmış, onunla birlikte karamsarlığı, gamı, kederi de peşinden yetişip yakasına yapışmıştı. Bu kasveti dağıtacak hiç şaşmayan rutini o gün de değişmedi, bol köpüklü sade kahvesini içtikten sonra vaktidir diyerek evden çıktı. Maaşı yatmıştı ve istikameti belliydi. Sahaflar çarşısının gediklisi olan Süveyda Hanım’ı her ayın on …

Kağıt Avcısı Devamı »

Rüya Tasarımcısı

 Anlayamıyorum, neden herkes siyah ve beyaz? Aklıma ne geldi? Bir belgeselde renklerin aslında olmadığını her şeyin sadece algılama yani ışığın maddeler üzerine çarpmasıyla ilgili olduğunu izlemiştim. Bu herhalde her şeye olumlu bakmak gibi bir şey olmalıydı. Her neyse. Benim amacım sizinle dertleşmek. Bugünlerde gerçekten kalbiyle konuşan (Korkmayın canım hemen içten yani!) birilerini bulabilmek oldukça güçleşti. …

Rüya Tasarımcısı Devamı »

Giorgi’nin Kırık Şansı

I.  Gözü, dar pencereden loş salona çaprazdan giren ışık huzmesinin içinde, yıldızlar kadar çok ve birbirine değmeden dolanıp duran toz zerrelerindeydi. Kendi halinde, ufak tefek marangoz ustası Giorgi, her zamanki gibi masum, mahçup ve sıkılgan halde boyun bükmüş ayakta duruyordu. Aklında türlü düşünceler, saf yüzünde sevecenlikle karışık hafif acı çeker gibi bir ifade vardı. Salondaki …

Giorgi’nin Kırık Şansı Devamı »